tarihinde yayınlandı

AKUPUNKTUR

AKUPUNKTUR

Çin’de binlerce yıldır tedavi için kullanılan tamamlayıcı tıp uygulamalarından biridir. Yaklaşık elli yıldır Avrupa’da yaygınlaşmıştır. Sağlık bakanlığımızın 2014 yılında yayınladığı; geleneksel ve tamamlayıcı tıp yönetmeliğinde yerini almıştır. İnsan vücudunda sinir sistemi, atar damar, toplar damar, lenf sistemi gibi akupunktur yolları vardır.

İnsan bir enerjidir. Bedenin, ruhun, zihnin bir bütün olarak değerlendirilmesi tıbbi açıdan zorunluluktur. Akupunktur, hastalıkların tedavisinde bu enerji yollarını düzenler. Akupunktur, bedesel hastalık başlamadan uygulanabilir. Ehil ellerde hiçbir zarar vermez. Vücudun belli akupunktur yuvalarına uyarım yapılır. Genellikle iğne kullanılır. Elektroakupunktur dediğimiz; düşük elektrik akımlarıyla; kontrollü sıcaklıkla(moksa) noktalar uyarılabilir. Bitki özleri enjekte edilerek (herbal akupunktur), arı zehri enjekte edilerek(apipunktur), lazer enerjisiyle, baskı uygulanarak uyarılabilir. Pek çok hastalığın tedavisinde akupunktur faydalıdır. Sıgara bırakma, obezite, şeker , tansiyon, guatr hastalıklarında; bel, diz ağrılarında, migren tedavisinde başarılı neticeler alınmaktadır. Yüz ve boyun cilt kırışıklığında güzel neticeler alınmaktadır. Hastalığın süresine bağlı olarak tedavi uzayabilir. Genel olarak haftada iki gün, 12 seans planlanmaktadır. Hastalığın durumuna göre sonrasında seyrekleştirilerek devam edilir. Kulak akupunkturunda, bazı hastalıkları tedavi için 10 gün kadar kalabilen küçük kalıcı iğneler bırakılabilir. Tedavi boyunca ilgili uzman doktorunun tedavisi kesilmez. Uyum içerisinde birlikte devam edilebilir.

tarihinde yayınlandı

APİTERAPİ

APİTERAPİ

Arı ve arı ürünleriyle insanları tedavi yöntemidir. Binlerce yıldır bal arılarının ürünlerini gıda olarak yemekteyiz. Bal, polen, arı sütü, arı ekmeği çok zengin besinlerdir. Propolis, arı zehri, kovan havası, arı larvası son yıllarda daha iyi tanınmış diğer ürünlerdir.

Bal içerdiği enzimler, fenolik bileşiklerle diğer karbonhidratlardan ayrılmaktadır. Bal arılarının tarihi insanlık tarihinden daha eskilere dayanmaktadır. Tarih boyunca insanlar tarafından tercih edilen bir gıdadır. Son yıllarda şeker hastalığı artmasından; glikoz şurupları, işlenmiş unlu mamuller bundan sorumludur. Bu nedenle karbonhidratı az yemeliyiz. Bal diğer karbonhidratlarla aynı değerlendirmek doğru olmaz. Bal kararında tercih edebileceğimiz kıymetli bir gıdadır.

Şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, obezite birlikte kol kola gezen hastalıklardır. Birisi erken, diğeri arkasından gelir. Temelde vücudumuzdaki enflamasyonun(iltihabi durum) artışı bunlarla çok ilgilidir. Kanser, otoimmün kronik hastalıklar daha sonra gelişebilir. Sağlıklıyken beslenmemizde yapacağımız düzenleme bu kısır döngüyü kırabilir. Hazır, paketlenmiş gıdaları; şekerli unlu yiyecekleri az yemeliyiz. Soframızda sebze, et, yumurta, zeytinyağı, balık daha çok bulunmalıdır. Bal arılarının bizim için doğadan topladığı polen, arı ekmeği, arı sütü mutlaka değerlendirilmelidir. Beslenme alışkanlıklarımızı düzenlemek için doğru bilgilere ulaşabilmeliyiz. Yaşadığımız bilgi çağı, maalesef çoğu zaman bilgi çöplüğüdür. Tüketim toplumunu etkileyen reklamlardan, medyatik sağlık programlarından uzak tarafsız bilgiler, bunun başlangıcı olacaktır. Bu bilgiler soframızı değiştirdiği gibi çocuklarımıza da örnek olacaktır. Hazır endüstriyel gıdaların reklamını gün boyunca yüzlerce kez görürüz. Çocuklarımız bunları yemeleri için oyuncaklar, hediyelerle özendirilir. Gerçek gıdaların hiçbir reklamı, tanıtımı yapılmaz. Bu durum bilinçli anne babalara önemli görevler vermektedir.

Arı poleni çiçekli bitkilerden gelen besleyici değeri çok yüksek bir gıdadır. Amino asitler, vitaminler, mineraller, fenolik bileşikler içerir. İçerdiği her bir maddenin onlarca piyasa isimli formu eczane raflarında yer almaktadır. Polen adeta gıda katkı maddesi üretenlere, bir kaynak niteliği taşımaktadır. Her bir esansiyel amino asit, vitamin, mineral tek tek kutulara konmuş halde eczanelerde satılmaktadır. Bal arıları ömürleri boyunca sadece polen ve balla beslenirler. Polen son derece dengeli bir gıdadır. Bir erişkin günde bir yemek kaşığı; çocuk tatlı kaşığı yenilebilir. Bir hastalığı tedavi etmekten ziyade, vücudun ihtiyacını vermiş olursunuz. Bedenimizin atmaya çalıştığı zararlı maddeleri(çöpleri) yemezsek; asıl beslenme devrimini, sağlık devrimini başlatmış oluruz.

Arı ekmeği; peteklerin içerisine balla karıştırıp, fermente edilerek konmuş polendir. Probiyotik özelliği yüksektir. İnsanların barsaklarında 2,5 kg bakteri yaşar. Bizim beslenme davranışımızda bu bakterilerin etkisi vardır. Bu bakterilerin bir kısmı faydalı, bir kısmı zararlıdır. Zararlılar barsakta enflamasyonu artırıp, zararlı maddelerin kana geçmesine neden olur. Faydalı maddelerin sindirilmeden atılmasına neden olur. Probiyotikten zengin gıdalar, faydalı bakteri dengesini sağlar. Arı ekmeği, polen, ev yapımı kefir, sirke, turşu, yoğurt barsaklarımıza fayda sağlar. Bunların hepsini yememiz şart değildir. Ancak çoğumuz hiç birini yemiyoruz. En azından değiştirerek birini yiyelim. Eczanelerde probiyotik ürünler satılmaktadır. Antibiyotik kullanımı sonrası değerlendirilebilir. Dünyada artık mikrobiyata transferi yapılmaktadır.

Arı sütü bal arılarının bizlere sunduğu en kıymetli gıdadır. Kralların, kraliçelerin yediği besindir. Ana arı larva dönemi boyunca ve sonrasındaki hayatı boyunca arı sütü yer. Aynı genetik yapıdaki işçi arı en çok 3 ay yaşarken, ana arı 7 yıla kadar yaşayabilir. Bir günde kendi ağırlığının iki katı yumurtlayabilir. Böyle bir üretim hayret vericidir. Sebebi arı sütü yemesindedir. Sağlıklı bir insan günde 500 mg arı sütü yiyebilir. Çocuklar 50-300mg yiyebilir. Rahatsızlık durumlarında geçici olarak miktarı artırılır. Karaciğer, böbrek, testisler, akciğere zarar verecek madde ve ilaçlarla yapılmış onlarca deneysel çalışma vardır. Arı sütü bu maddelerin dokulara verdiği zararı düzeltmiştir. Pandemi döneminde aklımızda olması gereken gıdalardan biridir. Virüs özellikle akciğerlerimize zarar vermektedir. Akciğer tutulumunun olduğu dönemde doktorunuza danışarak günde 6-8 gr kadar arı sütü yenilebilir.

Propolis zengin bir anti oksidan üründür. Tıbbi bitkiler; bitkilerden elde edilen reçine veya özler anti oksidan özellikleriyle kıymet taşımaktadır. Bu ürünler vücudun dengesini sağlamada, bağışıklıkta değer taşırlar. Modern hayatın getirdiği bozuk beslenme, stresli hayat anti oksidan gıdaları gerekli kılmaktadır. Propolis bunların içerisinde en zengin anti oksidandır. Uygun miktarda kullanılabilir.

Arı larvası zengin içerikli bir gıdadır. Kısırlık, menopoz, beslenme bozuklukları, iktidarsızlıkta yenilebilir. Rusya, Romanya, Çin’de çok iyi bilinmekte ve faydalanılmaktadır. Liyofilizasyon dediğimiz yöntemle; soğukta kurutup, bala karıştırıyoruz.

Apipunktur arı zehrinin insan vücudundaki akupunktur noktalarına uygulanmasıdır. Bunu canlı arıyla ya da enjektörle yapabiliriz. Kore’de apitoksin adıyla ampul formu üretilmektedir. Farklı konsantrasyondaki bu ampullerden çekilen arı zehri uygun noktalara enjekte edilmektedir. Türkiye’de henüz bu formu üretilmemiştir. Bursa GETAT merkezimizde bu tedaviyi uygulamaktayız. Diz, bel ağrıları, romatizma, ankilozan spondilit, MS hastalıklarında tercih edilmektedir. Akupunktur ve hormesis felsefesiyle çalışmaktadır.

tarihinde yayınlandı

APİLARNİL

Bazı ülkelerde erkek bal arısı larvaları, sağlık için yenilmektedir. Apilarnil bu ürünün Romanya’daki adıdır.

6-10 gün arası erkek arı larvalarından elde edilir. Su oranı yüksek ve soğuk zinciri korumak zor olduğundan liyofilize edilmiş hali değerlendirilir. Liyofilizasyon soğukta kurutma işlemidir. Kısırlık(erkek ve bayanda), menopoz, çocuklarda gelişme geriliği, depresyon, beslenme bozukluğu gibi durumlarda faydalıdır. Zengin amino asit, yağ, hormon, mineral ve vitamin içerir.

Bir erişkin günde 300 mg yiyebilir. Rahatsızlık durumunda 900 mg doza geçici olarak çıkılabilir.

Arı sütü üretiminden yan ürün olarak kraliçe arı larvası elde edilir. Bu ürün de apilarnile benzer değerdedir.

tarihinde yayınlandı

ÇÖREK OTU YAĞI

Bursa Keles İlçesindeki köylerden aldığımız çöreotu tohumlarından soğuk sıkımla yağ elde ediyoruz. Işık görmeyecek şekilde amber şişelerde, serin odada saklıyoruz.Tadı son derece keskindir. Bu yağ ağır gelirse kendiniz zeytinyağı ekleyerek tadını hafifletebilirsiniz. Ama orijinal tadı budur. Günde bir tatlı kaşığı yenilebilir. Aç karna bulantı yapabilir. Günde birkaç kez çay kaşığı yenilebilir. Tüm gıdalarda olduğu gibi ilk gün çok az kullanmanızı; ertesi günlerde yavaş yavaş dozunu artırmanızı tavsiye ederiz.

Alerjik hastalıklarda(astım, rinit,egzama), otoiümün hastalıklarda, bazı cilt hastalıklarında faydalıdır.

tarihinde yayınlandı

TIBBİ PAPATYA

Türkiye’de pek çok papatya türü vardır. Görünümleri birbirine çok benzemektedir. Dağyenice’deki çiftliğimizde her yıl yeni fide dikerek papatyalarımızı yetiştiriyoruz. tohumdan yetiştirmiyoruz. Çünkü; çevredeki doğal papatyalarla döllenip farkı tür olmaması için. Bazı papatyalar zehirlidir.

Papatyalarımızın çiçeklerini toplayıp, gölgede kurutuyoruz. Sindirim sistemi rahatsızlıklarında, gaz, gastritte, hafif gerginlikte sıkça tercih edilmektedir. Özellikle Almanya’da papatyadan üretilmiş onlarca gıda katkısı bulunmaktadır. Cilt için, buhar yapılarak nefes için faydalanılmaktadır. Kozmetikte kullanılan uçucu yağı, fiyat açısından gül yağıyla yarışmaktadır.

Bir bardak kaynar suya bir tutam çiçek atıp, 10 dakika sonra içebilirsiniz.

tarihinde yayınlandı

CİVAN PERÇEMİ

Civan Perçeminin çiçekli kısmını toplayıp, gölgede kurutuyoruz. Çayının menapoz, adet düzensizlikleri, kadın kısırlığında faydasını gösteren çalışmalar vardır. Deri yaraları, mide rahatsızlıklarında faydalıdır. Ödem ve yangı giderici etkisi vardır. Safra salgısını artırır. Uçucu yağından yapılan kremler cilt için son derece faydalıdır. Anti aging kremlerimize bu yağdan katmaktayız.

Günde 2-3 kez çayı içilebilir. 3-4 gr çiçekli bitki bir bardak kaynamış suya konulur. Porselen demliğin kapağı kapatılır.  5-15 dakika beklenip süzülür. Arzu edilirse bal katılabilir.

Gebelerin içmesi önerilmez.

Tüm kurutulmuş bitkilere baktığınızda sanki yeni toplanmış gibi görünmesi gerekir. Rengi kararmış, çiçekleri iyice solmuşsa bazı eksiklikler var demektir. Özellikle öğütülmemiş olmaları kalitesi hakkında size bilgi verir.

tarihinde yayınlandı

İZMİR KEKİĞİ

İzmir kekik, bilyalı kekik olarak da bilinir. Aroması çok keskindir. Ülkemizin en çok ihraç ettiği tıbbi bitkilerdendir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında, sindirim sistemi rahatsızlıklarında, kremlerde, virütik enfeksiyonlarda tercih edilmektedir. Baharat olarak sofralarımızın vaz geçilmezidir. Çay olarak içilebilir.

Çiftliğimizde İzmir kekiği, Başer kekiği, Tınaz kekiği, sivri kekik yetiştirmekteyiz.

Bir erişkin günde 4-6 gr kekik çayı içebilir. 1,5gr kekik üzerine bir bardak kaynar su dökülür. Ağzı kapatılıp 5-10 dakika beklenir(infüzyon). Süzüldükten sonra içilebilir. Günde 3 kez içilebilir. Gargara olarak da faydalabilirsiniz.

Bitki çaylarını hastalık için içecekseniz, öncelikle doktorunuzun tavsiyelerini dinleyiniz. Tek başına tedavi edici olarak düşünmeyiniz.